Afazi Terapisi 2

Terapinin amacı hastanın nörolojik hasarı çerçevesinde iletişim becerilerini arttırmaktır. Afazik hastaların büyük çoğunluğun da hasar kalıcıdır. Bu bakımdan hasta tedavi amacı bir süre sonra dili iyileştirme amacından dile yönelik kompassasyona dönüştürülmelidir. Afazili tiplerin düzelme paternlerini klinisyen bilmelidir. Örneğin Global afazi çoğunlukla kronik Broka afazisine dönüşür. Çok az afazik hastada işitsel… Daha fazlasını oku »Afazi Terapisi 2

Afazi Terapisi

KISITLAMALI AFAZİ TERAPİSİ YÖNTEMİ Çalışmanın Adı: Constraint Induced Aphasia Therapy Dergi: Stroke 2001;32;1621-1626 Yazarlar: Pulvemuller, F., Neinger, B., Elbert, T., Mohr, B.,Rockstroh, B., Koebbel, P., Taub, E. Çalışmanın Amacı: CIAT yönteminin kronik afazili bireylerin terapisinde etkinliği Geleneksel terapi yöntemiyle, CAIT yaklaşımının karşılaştırılması GİRİŞ Afazi, sol hemisferi etkileyecek serebrovasküler kazalar lokal… Daha fazlasını oku »Afazi Terapisi

Afazi

Afazi-söz yitimi ( Maviş, 2000), beyindeki organik bir hasara bağlı olarak, dil işlevleri ve bunlar için gerekli bilişsel işlemlerdeki bozukluk olarak tanımlanır. Afazi dilin içeriği veya anlamında, dil yapısı veya formunda, dil kullanımı veya fonksiyonunda ve dil için gerekli bilişsel yetilerde(ör: tanıma, anlama , bellek ve düşünme.) azalma ve bozulmayla… Daha fazlasını oku »Afazi

İletişim Dil ve Konuşma

İLETİŞİM, DİL VE KONUŞMA NEDİR? İnsanın kendini yönlendirmesi, değişen ve gelişen ihtiyaçlarını karşılamak için çevredeki uyarıları eleyerek ve düzenleyerek etkin bir onaylandırma ve bunu paylaşma çabasına iletişim denir (1). İletişim kişiler arası bilgi ve düşünce alışverişi amacıyla mesajların kodlanması, iletilmesi ve kodun çözümlenmesi süreçlerini içerir (2). İletişimin dilsel-işitsel iletişim, görsel… Daha fazlasını oku »İletişim Dil ve Konuşma

Bebeklerde Konuşma Gelişiminin Temelleri

Bir bebek daha anne karnındayken çenesini açar kapatır dilini oynatır ve parmağını emebilir.Ağız ve dil hareketleri çok erken zamanlardan itibaren aktiftir. Çünkü emme-yutma-nefes alma üçgeni çok hayati bir önem taşımaktadır. Ayrıca ağız içi beslenmenin yanında bebek için dünyayı tanıma ve keşfetme aracıdır. Bebek emdikçe dudak dil ve çene kasları çalışır,… Daha fazlasını oku »Bebeklerde Konuşma Gelişiminin Temelleri

Down Sendromlu Çocuklardaki Dil ve Konuşma Bozuklukları

A. Telgraf Dönemi (Bir-Üç Kelime arası) Down Sendromlu Çocuklar Çocuk birer birer de olsa kelimeleri kullanmaya (ister konuşma ister işaret ile) başladıktan sonra hem yatay hem de dikey anlamda dil gelişim etkinlikleri düzenlenebilir. Uygulanan tedaviyle hem tek kelimelik sözcük dağarcığı hem de yemek pişirme, el sanatları ve oyun gibi bütünsel… Daha fazlasını oku »Down Sendromlu Çocuklardaki Dil ve Konuşma Bozuklukları

Turner Sendromu

Bu sendrom ilk olarak 1930 yılında Henry Turner tarafında tanımlanmıştır. İkinci kromozomun tamamıyla ya da kısmen olmamasından kaynaklanan ve bayanlarda görülen bir kromozomal durumdur. Her canlı kız doğumunda 1/2000 sıklığında görülen bir sendromdur. Tanılama doğum öncesi, yeni doğan, bebek, çocuklarda, ergenlerde ve yetişkinlerde yapılır. Doğum öncesinde fötal anomaliler, kistik higroma… Daha fazlasını oku »Turner Sendromu

RETT Sendromu

Yaygın gelişimsel bozukluk şemsiyesi altında yer alan Rett Sendromu Xe bağlı dominant geçişli kızlarda görülen, ilerleyici nörogelişimsel bir bozukluktur (Balmer et all 2002). İlk kez Avusturyalı pedriatrist Andreas Rett tarafından 1966da çocuklarda beyin atrofisi şeklinde tanımlanmıştır. Hagberg ve arkadaşlarının 1983 te ‘kızlarda otizm, demans, ataksi, amaçlı el kullanımı, kaybı ile… Daha fazlasını oku »RETT Sendromu

Klinefelter Sendromu

Klinefelter sendromu erkek bireylerdeki kromozomlara ek olarak bir X kromozomunun neden olduğu bir sendromdur. Klinik bulgular çocukluk öneminde çok belirgin değildir. Bundan ötürü tanılama ergenlik ya da yetişkin bireylerde yapılmaktadır. Bu sendromlu erkeklerin hepsi kısırdır. Yaklaşık olarak 1/1000 doğumda bir rastlanılır ve karyotipi 47,XXY şeklindedir. Frajil x, hipogonadism ve marfan… Daha fazlasını oku »Klinefelter Sendromu

Asperger Sendromu

Hans Asperger tarafından 1944 yılında ilk olarak tanımlanmıştır. Klinik uygulamalar sırasında Kannerin otizm tanımlamasına uyan (sosyal etkileşim ve iletişimde problem, kısıtlayıcı, idiosinkratik özellikler gösteren) vakalarla karşılaşıp fakat bunların daha sonra Kanner’in tanımından dildeki gelişim geriliği, motor bozuklukların daha fazla olması, başlangıcın daha ilerleyen dönemlerde olması gibi özelliklerden dolayı ayrıldığını saptadı.… Daha fazlasını oku »Asperger Sendromu