Gecikmiş Dil ve Konuşma

Nasıl katı gıda yemenin, baş-boyun kontrolü gibi durumların belirli yaş aralıkları var ise çocukta dil gelişimi için de yaş aralıkları bulunmaktadır. Dilde gecikme çocuğun dilsel açıdan akranlarıyla paralellik göstermemesi durumudur. Yani eğer çocuk 12-18 ay arasında ifade edici dilde herhangi bir sözcük yok ise, 2-2,5 yaş civarında ve cümle kurmuyor ise, ekleri doğru ve dile uygun şekilde kullanmıyor ise ya da alıcı dilde yani dili anlamada bir problem olduğunu gözlemliyorsanız dilde gecikme var demektir.

Konuşmanın gecikmesi birçok tıbbi durumla ilişkili olabileceği gibi herhangi bir neden olmaksızın da oluşabilecek bir durumdur. Birçok normal gelişim göstermeyen çocukların ailesi öncelikli olarak çocuğum konuşmuyor şikayetiyle başvurmuştur hekimlere.

Dil ve konuşmadaki gecikme otizm, zihin engeli, işitme engeli, nörolojik sendromlar olmak üzere bir çok medikal durumun belirteçlerinden olabilir. Ama bunun tam aksi olarak altta bazen bir uyaran eksikliği gibi bir durum olabilir ya da herhangi bir nedeni olmayabilir bu gecikmenin. Bu gibi durumlarda dikkat edilmesi gereken nokta yine erken müdahaledir. ‘Erkekler geç konuşur’ ya da ‘babası da 5 yaşında konuşmuş’ gibi ifadeler beklemek için bir neden değildir. Çünkü zaman ilerledikçe çocuğun akranları arasındaki fark git gide artmaktadır ve bu fark arttıkça müdahale etmek daha da zorlaşacaktır.

Ve ayrıca okul öncesi dil becerilerinin okul dönemi akademik becerilerin belirteci olduğu yönünde çalışmalar bulunmaktadır.

Dil ve konuşma terapisi hem çocuğa hem de ebeveyne yöneliktir. Çocuğun dil gelişimi uzman tarafından desteklenirken aileye klinik dışı ortamda veya oyun sırasında nasıl desteklemesi gerektiği dil ve konuşma terapisinde kullanılan teknikleri nasıl gündelik yaşama aktarabileceği öğretilir.

Aileler akranlarından hhb gerilik gözlemlediği durumda hemen bir uzman dil ve konuşma terapistinden yardım almalıdır. Uzman çocuğun hem alıcı dil hem de ifade edici dil düzeyini belirleyip aileyi bilgilendirir.

Ailenin balon üfleme, mum üfleme, sakız çiğneme ya da masaj yapma gibi konuşma dışı çalışmaların dil gelişimini olumlu etkilediğine dair çalışmalar bulunmamaktadır.

Ebeveynler çocuğun sevdiği oyun ya da aktivite sırasına dil seviyesinin en fazla bir basamak üstünde olacak şekilde dili kullanıp, çocuğa model olmalıdırlar. Bu ne sorusu yerine daha çok anlam içeren bir dil kullanıp, çocuğun çıktılarını genişletmelidirler. Oyun ya da aktivite sırasında dil kullanımı için fırsatlar yaratmalıdırlar. Ve dilsel açıdan destekleyici etkileşime girebileceği akran ortamı sağlanılmasında da fayda vardır.